NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
جَعْفَرُ
بْنُ
مُسَافِرٍ
التِّنِّيسِيُّ
حَدَّثَنَا
ابْنُ أَبِي
فُدَيْكٍ
حَدَّثَنَا
الزَّمْعِيُّ
عَنْ
الزُّبَيْرِ
بْنِ
عُثْمَانَ بْنِ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
سُرَاقَةَ
أَنَّ مُحَمَّدَ
بْنَ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ ثَوْبَانَ
أَخْبَرَهُ
أَنَّ أَبَا
سَعِيدٍ الْخُدْرِيَّ
أَخْبَرَهُ
أَنَّ
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
إِيَّاكُمْ
وَالْقُسَامَةَ
قَالَ
فَقُلْنَا
وَمَا الْقُسَامَةُ
قَالَ
الشَّيْءُ
يَكُونُ بَيْنَ
النَّاسِ
فَيَجِيءُ
فَيَنْتَقِصُ
مِنْهُ
Ebû Said el-Hudri(nin)
haber verdiğine göre: Rasûlullah (s.a.v.):
"Yaptığınız bir
taksimden dolayı kendinize de bir pay ayırmak'tan sakınınız." buyurdu.
(Ebû Said sözlerine devam ederek) dedi ki: Biz (ey Allah'ın Rasûlü)
"Kusame nedir?" diye sorduk. Rasûlullah:
"Bir şey, bazı
kimseler arasında müşterek olur (Birisi de onu paylaştırmak üzere) gelir. (Bir
kısmını kendisine ayırarak) onu eksiltir." (İşte Kusame budur) buyurdu.
İzah:
Bab başlığında bulunan
mukasim kelimesi Bölüştürücü anlamına gelir. Eğer bu kelime başında bulunan
"mim” harfinin fethasıyla mekasim şeklinde okunursa o zaman, bir mimli
masdar olan ve kısmet anlamına gelen maksim kelimesinin çoğulu olur. Bilindiği
gibi kısmet, (taksim) ortaklığa son vermek, birden fazla kimsenin bir maldaki
karışık ve orantılı hisselerini birbirinden ayırdetmek demektir.
Taksimin meşruiyeti;
kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Kur'an-ı Kerim'de de "Biliniz ki
ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin mutlaka beştebiri Allah'ın,
Rasûlünün, hısımlarının, yetimlerin, yoksulların, yolcunundur. Allah herşeye
hakkı ile kadirdir.”[Enfâl, 41.] Duyurulmaktadır ki bu da taksimden ibarettir.
Hz. Muhammed de,
ganimet ye mirasları taksim etmiştir. Hayber arazisini, sahabe arasında
paylaştırdı. Hz. Ali de Abdullah b. Yahya'yı hane ve arazileri taksim etmekle
vazifelendirmişti. Abdullah bu işin karşılığında bir ücret te alıyordu.[bk.
el-ihtiyar metni -el-Muhlar li'l-Fetva tercümesi 107.]
Hattâbî'nin
açıklamasına göre, hadis-i şerifte yasaklanan husus, bilir kişi olarak bir
toplumun müşterek olan mallarını paylaştırma vazifesini üzerine alan bir
kişinin, bu görevi yerine getirirken o malın bir kısmını kendisine
ayırmasıdır. Fakat herhangi bir kimsenin, ortaklarla anlaşarak yapacağı taksim
karşılığında belirli bir ücret isteyip onu almasında bir sakınca yoktur.
Nitekim bu husus bir sonraki tercümesini sunacağımız hadis-i şerifte de
açıklanmaktadır.
Fakat böyle bir anlaşma
olmadığı halde, hisseleri ayırdeden bir kimsenin, o maldan bir kısmını
kendisine ayırmasının haram olduğunda alimler ittifak etmiştir. Mevzumuzu
teşkil eden hadis-i şerifte, yasaklanan da bu muameledir, îbn Şîrîn, ortak bir
malı, hissedarlar arasında paylaştıran kimsenin bu emeğine karşılık ücret
almasında bir sakınca görmezdi. Ancak Hafız Îbn Hacer'in beyanına göre; İmam
Malik (r.a) bu ücreti almanın mekruh olduğunu söylemiştir.